Kardeşim bazı oyunlar var, ismine bakıyorsun “şanslıymış” diyorsun. Sonra başlıyorsun, bir bakıyorsun… hakikaten öyle. Lucky Hot işte tam bu hissi veren bir slot oyunu. Ne kasıyor, ne boğuyor. Diyor ki: “Al kardeşim, ben old school’um. Temizim. Gel kazan!”
Slotter ’da görünce merak ettim. “Hadi bakalım,” dedim. Açtım, başladım. Ekran sade. Meyveler, yıldızlar, yediler… o eski makinelerin havası. Ama içinde bir ateş var ha, öyle böyle değil. Hot kısmı boşuna değil. Her spin bir kor gibi. Isıtıyor, hem de cüzdanı.
Dürüst olayım, başta dedim ki “Bu ne ya, yine meyve temalı oyun.” Ama sonra bir döndürdüm, ekran bir parladı. Kirazlar dizilmiş, yıldız da düşmüş yanına… pat! 400 lira. Dedim “Hah, işte şimdi oldu.”
Oyunda Wild yok, Scatter yok ama… yıldız sembolü bonus gibi çalışıyor. Dağılmış da olsa ödemeyi yapıyor. O rahatlık, o sadelik… işte onu seviyorum. Anlamaya çalışmıyorsun. Düşüyor, geliyor, ödüyor. Net oyun. Açık oyun.
Slotter’da oynarken hissediyorsun bu sadeliğin keyfini. Hiçbir şey zorlamıyor. Spin tuşuna basıyorsun, geçişler yumuşak. Birden kazanıyorsun. Ses geliyor, ekran parlıyor… ama yine de abartı yok. Ne kulak yoruyor, ne göz bozuyor.
Lucky Hot öyle bir oyun ki, kafanı yormaz. Strateji düşünmezsin, sembolleri ezberlemezsin. Çünkü gerek yok. Yediler, çanlar, erikler… her biri klasik. Ve bu klasiklik iş yapıyor. Çünkü şaşırtmaz. Bilindik ama etkili.
Bir de şu var: bazı oyunlar “çok özellik var” diye başını döndürüyor. Lucky Hot tam tersine, “Gel kardeşim, bir iki döndür, ne çıkarsa bahtına” diyor. Ama işte… o “bahtına” bazen bir çilek, bazen 3 yedi oluyor. Hop, 750 lira!
Bir gün moralim sıfır, iş güç sinir bozmuş. Slotter’a girdim, açtım Lucky Hot’u. İlk tur boş. İkinci tur çanlar dizildi. Üçüncüde yıldız geldi. Hop 250, 600, 1200… toplam 2000 liraya yakın. Ama mesele para değil. O sadeliğin verdiği huzur var ya, işte o iyi geliyor.
Bazen bir oyun seni değiştirir. Lucky Hot da öyle bir oyun. Sadeliğiyle seni yormaz. Kazancıyla seni mutlu eder. Slotter sayesinde bu oyunu oynarken tek düşündüğün şey… “Hadi bir daha döndüreyim” oluyor. Çünkü biliyorsun, bu oyun seni üzmez.
Spin attıkça kendinle konuşuyorsun. “Bu turda kirazlar gelirse güzel olur.” “Yıldız düşerse tamamız.” Ve düşüyor, oluyor. O tatmin var ya… resmen bir sigara molasından daha keyifli. İçsel bir rahatlama. Arada güldürüyor da. Çünkü bazen ekran sana böyle göz kırpıyor gibi.
Ve şunu anladım: şans dediğin öyle kocaman laflarda değil. Bazen bir çilekte, bazen bir yedide gizli. Lucky Hot bu küçük mucizeleri veriyor. Slotter ise bu mucizelere açılan kapı. O yüzden şansını yakala, sıcağı sıcağına döndür.
Bak şimdi… bazı oyunlar vardır ya, ilk bakışta sana göz kırpar. İşte Wolf Gold onlardan…
Dostum, açık konuşayım mı? Bu oyunun adını görünce bir tık tedirgin oldum. "Fortune Spells" ha?…
Release the Kraken, bak abi, bu oyunun adını ilk gördüğümde içimden “Ulan bu Kraken kim?”…
Bak dostum, tarih dersi vermeye niyetim yok ama konu Mısır olunca ister istemez ciddiyet çöker…
Dostum, baştan söyleyeyim… bu oyun biraz gizemli. Öyle pat diye açıp da “Hadi çevireyim” diyemezsin.…
Eye of Cleopatra, Bak şimdi… Cleopatra deyince zaten akan sular duruyor. Efsane kadın, güzellik desen…